Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
Bir sakin şarkısıdır:
taze durmayı unuttuğum şu şubat gününde, ben nasıl naif olsam
söyledim pek ince işlerim ben; sen bakar, dalar, konuşur ve şahlanırsın
birden susturdum tüm dünyayı sen konuş diye, nasıl sağırsın kendine
ilk defa toslayınca bir incelik abidesine, yarattın yenisini
bildiğim tüm küçük hayatlar yıkık ya, sen onarma istemem
sevdiğin bu gözler sessizse, inan çok çok uzakta gerçeğim
koş dur, büyülü renklerin arasında bu gezegenin, herşeye sahipsin
emin ol bu içtenlik senin, ben zaten yaşarken bambaşka bir alemde
bildiğim tüm küçük hayatlar yıkık ya, sen onarma istemem
sevdiğin bu gözler sessizse, inan çok çok uzakta gerçeğim
sen küçük prensim, varlığınla fethettin mi sandın garip dünyamı
boşa saydın bak, bunca beden zaferde benimle yıllar sonra
Kitabın en dikkate değer kısmı küçük prens ile tilki arasında geçen dialog kitap okunmasa bile muhakkak okunması gereken kısım fikrimce. sahiplenmek ve evcilleşmek üzerine en yalın ve en güzel anlatımın yer aldığı kitap.
Şu anki 95-100 sayfalık haline gelmeden önce yaklaşık 1000 sayfalık bir esermiş.
Yazarı Fransız yazar ve pilot Saint-Exupery'nin kitabı kısaltması üzerine;
"Mükemmelliğe, yazıya eklenecek hiçbir şey kalmadığında değil, yazıdan çıkarılacak hiçbir şey kalmadığından ulaşılır." sözünü söylediği rivayet edilir.
kendimi kitaptaki çiçek gibi hissettiğim hikaye.
"elveda" dedi çiçeğe. ama çiçek cevap vermedi.
'elveda' dedi tekrar. çiçek öksürdü. ama üşüdüğü için öksürmemişti bu kez.
'aptalca davrandım' diye fısıldadı sonunda. 'lütfen beni affet. mutlu olmaya çalış.'
oysa küçük prens çiçeğin sitem edeceğini sanıyordu. şaşırmıştı. elinde çiçeğin korunağı, öylece
kalakalmıştı orada. bu davranışına bir anlam veremiyordu.
çiçek:' seni elbette seviyorum' dedi. 'eğer bunu anlayamadıysan, suç bende. ama sen de en az
benim kadar aptalca davrandın. neyse, mutlu ol. o korunağı da bırak elinden, artık onu
istemiyorum.'
'ama rüzgar...'
'o kadar da hasta değilim. gecenin derinliği bana iyi gelecektir. bir çiçek olduğumu unutma.'
'ama hayvanlar...'
'eğer kelebekleri görmek istersem, birkaç tırtılla iyi geçinmem gerekecek. eğer bunu yapmazsam,
hiç arkadaşım olmaz. sen uzaklarda olacaksın. hayvanlara gelince, onlardan korkmuyorum.
benim de pençelerim var' diyerek dört küçük dikenini gösterdi. sonra da ' böyle oyalanma, sinirlerim bozuluyor. gitmeye karar verdin, o halde git' dedi. ağladığının görülmesini istememişti. çok gururlu bir çiçekti.
ve kitabın başka yerindeki bu cümle de tam benlik, senlik, bizlik değil mi?
ben üzgündüm.
ama onlara 'yorgunum' dedim.
hep böyle olmuyor mu?, üzülürüz ve dünyamıza çekiliriz, yorgunuz deriz.
Yıllar evvel okuyup çok sevdiğim müptelası olduğum çocuklar için yazılmış zannedilse de aslında yetişkinlerin okuması gereken çokça ders çıkarılacak bir eserdir. Geçenlerde kendime yeni baskısını indirimde diye alırken ayracının kitaptan pahalı olması da şaşkınlık sebebidir. Üç boyutlu versiyonunu da biri sevabına alır belki dediğim kitaptır. (Gülücük)
canlıları evcilleştirme ile ilgili(insandan bitkilere kadar) şahane üstü bir örnek sunan tekrar tekrar okunası kitap.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |