Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Bireysel yaratıcılık

paylaş araştır

 

  1. Ruhtur; ruhun yaratılması, inşa edilmesidir.

    Bireyin önce kendisini yaratması; kendisiyle toplum, tarih, kültür mirası ve dünya ile ilişkilerin mozaik olarak işlenebilmesi; yaratıcılık için gerekli olan koşul.

    Her toplumun ihtiyacı olan; geleceğin teminatı, onurlu bir hayatın ön koşuludur.

    Bireysel yaratıcılık için;

    "Kapalı ve totaliter toplumlarda toplumun nefes borusudur. Kapalı ve durağan toplumun en çok ihtiyaç duyduğu şeyi, yeni bir görüşü, düşünceyi, duruşu, tarzı ortaya koyar. Bireysel yaratıcılık, toplumsal yaratıcılığın tohumudur, yaratıcı dönemler, süreçler, akımlar, bireysel çabaların bir ürün, bir eser, bir zenginlik olarak somut biçimde görülmesiyle başlar."

    Diyor Mehmed uzun, diyor da diyor yani..

    Belki de; birey olmadan, bireyi birey yapan özelliklerin tümünü yitirerek yaşamak bireysel yaratıcılığın ilk koşulu olarak sunulduğundandır konuşması.

    "Kendilerine ait olanı düşünmek, hele düşünceyi bir çaba, bir ürün haline getirmek en büyük suçtu; bu nedenle de insanlar düşünmemeyi, kendilerine ait olanı bilmemeyi tercih ediyordu."

    Düşünce öncelerden süregelen bir "suçtu" zaten, bunu biliyorduk. Engellenmesi ise; bireysel yaratıcılığın ölümü demekti; bunu da öğrendik.

    Şimdi ezber düşüncelerle, ezber sözlerle izin verildiği konularda ve sınırlarda düşünebilirsiniz(!)

    Aman ezberler bozulmasın, aman!

     
  2. hiç bir şeyden uzak kalmadan ama hiç bir şeye de benzemeden yapılan özgünlük eylemidir.

    köklerine, kültürüne sahip çıkarak yapılacak bir yaratıcılıktır da aslında.

    en güzel örneklerinden biri, mehmed uzun'dur.

    diyor ki yazar;

    "ben, beni, bendeki bireyi keşfetmek, yaratmak, uzaklaştırılmış ruhu, yeteneği, yaratıcılığı bulmak ve özgürleştirmek, benim için hep esas oldu ve yazarlığımda da hep bu alışkanlığa uygun davrandım, ne çeşitli edebi akımların, epokların, seslerin tipik bir savunucusu ya da izleyicisi oldum ne de herhangi bir edebi, felsefi, entellektüel düşünceye bağnazca bağlandım; gücüm ve olanaklarımın elverdiği oranda her şeyi bilmek, öğrenmek, sonra da öğrendiklerimi ayıklamak, fazla bilgileri atmak ve kalanları, hep radikal insani bir edebi başkaldırı olarak hissettiğim kendi özgün edebi sesimi yaratma sürecine katmak durumunda kaldım. gılgamış kadar homeros, xanı, firdevsi, hayyam kadar dante, ovidius, vergilius, kürt dengbejleri (ozanlar) kadar joyce, proust, eliot, char, tolstoy kadar dostoyevski, sartre kadar camus, doğu kadar batı, mezopotamya kadar iskandinavya da yazarlık mekanlarımın ayrılmaz sesleri, nefesleri oldular."

     
Entry yazmanız için üye olmanız gerekmektedir. Üye olmak için tıklayın, üye iseniz lütfen oturum açın.